Eğitim Haber Sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Odatv Almanya seçimlerinin nabzını tutuyor: Berlin sağa kayıyor

Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak seçimler için geri sayım sürerken "Almanya Türk Toplumu" temsilcilerinden Kenan Kolat, seçimlerden sonra ülkeyi neleri beklediğini Odatv'ye değerlendirdi.

Almanya’daki “Almanya Türk Toplumu” isimli sivil toplum kuruluşunun önde gelen isimlerinden olan politika ve strateji danışmanı Kenan Kolat, 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimleri Odatv’ye değerlendirdi. Odatv’nin sorularını yanıtlayan Kolat, ülkede yapılacak seçimler ardından Alman halkını ve Türk göçmenleri neleri beklediğini anlattı.

Tuhaf bir seçim dönemi geçiriyor Federal Almanya. Bu erken seçimde sandıktan nasıl bir hükümet çıkacağı belli değil. CDU/CSU ilk sırada büyük farkla. Ama arkasında nasıl bir sıralama olacak, bilinmiyor. Birçok siyasi aktör sahneden çekilebilir. Yeniler sahneye çıkabilir. Çok şaşırtıcı sonuçlarla da karşılaşabilir insanlar 23 Şubat gecesi… Almanya’yı nasıl bir seçim gecesi ve ertesi günü bekliyor sizce?

KENAN KOLAT: İlk sırada CDU/CSU bekleniyor evet. Ardından ırkçı partinin gelmesi büyük bir olasılık. Sonrasında sosyal demokratlar (SPD) ile Yeşiller gelecek gibi görünüyor. Hür Demokrat Parti’nin (FDP) meclise girememe olasılığı yüksek, Sol Parti ise barajı geçecek gibi. Olası koalisyon Hristiyan demokratlarla (CDU/CSU) sosyal demokratlar (SPD) arasında gibi görünüyor. Ancak seçim sırasında bu kez partiler arasında Almanya’da daha önce yaşanmadığı ölçüde sert tartışmalar yaşanıyor. Bu nedenle koalisyon görüşmelerinin çok zor geçeceğini düşünüyorum.

Kökleri Türkiye’de olan veya bir biçimde Türkiye ile bağlantılı yoğun bir nüfus var burada. “Türkiye bağlantılı” Alman seçmen sayısının ise bir milyonu aştığı belirtiliyor farklı kaynaklarda. Siz bir süredir bu seçmenleri sandığa çağırıyorsunuz oylarını kullanmaları için. Neden? Bir uzaklık mı hissettiniz? Yoksa çok kötü sonuçların önüne geçilebileceğini mi düşünüyorsunuz?

KENAN KOLAT: Bu seçimlerde yaklaşık 1,2 milyon Türk kökenli Alman vatandaşı seçmen var. Seçimlere katılım bizim insanlarımız arasında genelde düşük. Tahminler var bu konuda; yüzde 40 civarında olduğunu söyleniyor. Ancak bir anket yok bu konuda. Bizler insanlarımızı ırkçılığa dur demek ve çifte vatandaşlık hakkımızı savunmak için bu demokratik hakkı kullanmaya davet ediyoruz.

Türk kökenli seçmenleri ve bunların Alman siyasetine yönelik sandıktaki davranış biçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

KENAN KOLAT: 90’lı yıllarda daha çok SPD ve Yeşiller ağırlıklı oy kullanımı vardı, süre içinde bu partilerden uzaklaşma eğilimi arttı. Ancak bu partilerde çok sayıda Türk kökenli milletvekili var yine de. Bu partilerin uyum politikaları toplumumuzun beklentilerine daha uygun geliyor. Ama insanlar diğer siyaset alanlarına da önem veriyorlar. Dış politika, eğitim, sosyal politikalar vb…

Gerçi resmi istatistikler “3 milyon Türk” sayısında ısrarlı. Tuhaf, ama böyle. Türk-Alman çiftlerden doğan çocuklar yeterince dikkate alınmıyor olabilir. Açık bir beyin göçü yaşıyoruz Türkiye’den Almanya’ya… (Ayrıca, sadece 2023 yılında 61 bin, 2024’te de yaklaşık 30 bin insan Türkiye’den gelip burada sığınma başvurusunda bulunmuş. Bunların yıllara dağılımı da pek dikkate alınmıyor) Funke Grubu gibi bazı kaynaklar ise Türkiye bağlantılı veya Türk kökenli bu ülkede yaşayan insan sayısının 4,3 milyon olduğunu iddia ediyor. Almanya’da her üç kişiden biri (yüzde 29,7) göç planına sahip. Bu topluluk içindeki en büyük grubunu Türk kökenliler oluşturuyor. Bu insanların siyasi gelişmeler ve aşırı sağın güçlenmesi karşısındaki sandık eğilimleri 23 Şubat’ı nasıl belirleyebilir?

KENAN KOLAT: Alman İstatistik Dairesi 2,9 – 3 milyon Türk kökenli insandan söz ediyor. Bu sayının içinde yalnızca Türk vatandaşı olan 1,3, yalnızca Alman vatandaşı olan 1,1 milyon ve yaklaşık 500 ila 600 bin çifte vatandaş bulunuyor. Funke Grubu’nun bu sayılara nasıl geldiğini açıklaması gerekir, ama bu doğru değil. Sandığa gidecek insanlarımızın ezici çoğunluğu oylarını tüm eleştirilerine rağmen demokratik partilere verecektir. Bazı seçim bölgelerinde (örneğin Berlin’de) Türk kökenli adayların bizler sayesinde bölgelerini kazanmaları söz konusu olabilecektir.

Berlin’de ne gibi değişiklikler bekliyorsunuz 23 Şubat’tan sonra? Türk kökenlilerin yıllardır ilk tercihi olan SPD’nin kamuoyu araştırmalarında Yeşiller’in de gerisine düşerek dördüncü parti olabileceği bulguları var. Faşizan eğilimli AfD’nin ikinci sırası tartışılmıyor bile. O kadar garanti. Merdya seçimlerin bir parçası: Örneğin BSW’nin parlamentoya girmemesi ve Die Linke’nin mutlaka girmesi için özel bir mesai harcanıyor sanki medyada. Bu anketler güvenilir mi? 23 Şubat pazar günü sandıktan nasıl bir siyaset çıkacak sizce?

KENAN KOLAT: Almanya’da anketler genelde eğilimi verir, ama seçim günü sandık çıkış anketleri daha doğru sonuç veriyor. Saat 18.00’de açıklanan sandık çıkış anketleri genelde yüzde 90-95 seçimin sonuçlarını doğru bulur. Sandık çıkış anketi seçim gününde oy kullanan seçmenlere dönük örnekleme yöntemiyle yapılır ve representasyonu çok yüksektir. Sol Parti’nin yüzde 5’i geçmesi hatta yüzde 6’lara gelmesi, insanların aşırı sağa karşı bu partiyi güçlendirmek istemesi, meclise girmesini istemesinden kaynaklanıyor. Ancak Sol Parti yüzde 5 barajının altında kalsa bile, Almanya’daki seçim sistemine göre eğer 3 seçim bölgesinde birinci olursa, meclise girme hakkını kazanıyor.

23 Şubat pazar günü sandıktan çıkacak sonuçta, Almanya daha fazla sağa kayacak, sol da kaybedecek gibi görünüyor. Dünyada ve Avrupa’da sağ ideolojilerin öne çıktığı bir dönemden geçiliyor. Almanya da bu eğilime uyacak gibi görünüyor. Yabancı kökenliler açısından zor günler bizleri bekliyor.

Sandık sonuçları buradaki Türk toplumunu ve Türkiye’deki iktidar-muhalefet çevrelerini sizce nasıl etkileyecek? AfD’li bir hükümet gerçekten hiç mi olası değil? Ana akım medya CDU/CSU ile SPD arasında büyük koalisyon bekliyor. Yeşiller devrede olabilir. Ukrayna’ya silah yardımının sürmesine son verebilecek bir siyaset mümkün mü sizce Berlin’de?

KENAN KOLAT: Irkçı partiyle bir koalisyon yapmayacağını söylüyor CDU/CSU başbakan adayı Friedrich Merz. Ama 2024 Kasım ayında bu parti ile hiçbir şekilde mecliste ortak bir tavır almayacağını, birlikte aynı önergeye oy vermeyeceğini söylemesine karşın, geçtiğimiz günlerde mecliste bir karar tasarısı AfD’nin desteği ile geçti. Aşırı sağa karşı ortak tavır yara aldı bu yaklaşımla. Hatta aynı günlerde bir yasa önerisi sunmuştu Merz. AfD de desteklemişti, ama bu yasaya Merz’in partisi içinde belirli sayıda milletvekilinin meclise gelmeyerek oy verememesinden dolayı geçmedi.

Tüm bu tartışmalardan sonra Merz’in bu partiyle koalisyon kurmayacağını düşünüyorum. Hıristiyan Demokratların Bayern kanadı CSU, Yeşillerle kesinlikle koalisyon istemiyor. En son yapılan seçim simulasyonunda Hür Demokrat Parti meclise giremezse, sosyal demokratlarla 1 oy fazlalık ile koalisyon olanaklı görülüyor. Ancak seçim akşamı bunları daha ayrıntılı değerlendirmek gerekecek. Almanya’nın Ukrayna konusunda bir devlet politikası var. Meclis’te bu konu oylanırken o zamanki koalisyon ve Hıristiyan Demokratlar ortak hareket etmişti. Bu konuda bir değişiklik beklenmiyor. Kaldı ki ABD başkanı Trump AB’nin Ukrayna’ya daha çok yardım etmesini istiyor.

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler 23 Şubat ile birlikte nereye doğru hareketlenebilir? Berlin, Erdoğan iktidarıyla ilişkilerini gözden geçirir mi? Ankara, acaba Türkiye’ye bağladığı sığınmacılar üzerinden Berlin’i denetim altında mı tutuyor? Aldığı milyarlarca euro tutarındaki sığınmacı yardımları, Ankara’yı Berlin’in taleplerini yerine getirmeye zorluyor olmasın? Siz bu alanda ne gibi gelişmeler öngörüyorsunuz?

KENAN KOLAT: Merz’in başbakan olması durumunda Almanya’nın sığınmacı sayılarına sınır getirmesi, oturma izni olmayanları sınır dışı etmek istemesi nedeniyle Türkiye’den AB’ye doğru sığınmacı akımının pratikte kesilmesi için her türlü işbirliğini sürdüreceğini, var olan Geri Kabul Anlaşması ve mali yardımların sürdürülmesi beklenebilir. Bu nedenle Erdoğan iktidarıyla çok ters düşmeme durumu devam edecektir. Paraların projelere ve Türkiye’deki bu doğrultuda çalışan STK’lara verildiğini de unutmamak gerekir. Almanya’nın Türkiye politikalarında önemli değişiklik olmayacağından yola çıkılabilir.